Biyografi nedir?: Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret gibi alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına “biyografi (yaşam öyküsü, hayat hikâyesi)” denir.

Biyografinin özellikleri nelerdir?

 

  • Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.
  •  Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından yazılır.
  •  Kronolojik (zaman dizinsel) sıra izlenebilir.
  •  Bilgi ve belgelere, kanıtlara dayandırılmalıdır.
  •  Kariyer sırası izlenebilir.
  •  Kişinin önemi ve benzerlerinden farkı belirlenmelidir.
  •  Yaşam öyküsü yazılan kişinin doğum bilgileri, çevresi, eğitimi, kişiliği, arkadaşlık ilişkileri, sosyal yaşamı, evliliği ve mesleki alanındaki başarısına ulaşma süreci, ulusal ve uluslararası başarıları konu edilmelidir.
  •  Taraflı bir tutum izlenmemelidir. Kişinin yaşamı yüceltilmeden ya da aşağılanmadan tarafsızca sergilenmelidir.
  •  Asılsız bilgilere yer verilmemelidir.

Yazım tekniğine göre biyografi çeşitleri

  • Bilimsel biyografi: Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir. Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır,
  •  Biyografik roman: Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara biyografik roman denir. Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir. Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.
  • Nekroloji: Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır. Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dün-ya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).

Biyografinin tarihi gelişimi

Türk Edebiyatında Biyografi

  • Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere “tezkire” denirdi.
  • Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini vermiştir.
  • Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara “biyografik roman” denir.
  • Biyografik romanlar Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır.
    *Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.

Dünya Edebiyatında Biyografi

  • Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir.
  • Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır.
  • Hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.
  • Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. *Batı’da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır.
  • 20. yüzyılda ise Batı’da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.

Tanzimat’tan günümüze kadar yazılmış bazı biyografi örnekleri:

  • Recaizade Mahmut Ekrem-> Kudemadan Birkaç Şair (1885);
  • Muallim Naci-> Osmanlı Şairleri (1890);
  • Beşir Fuad-> Viktor Hugo (1886);
  • Süleyman Nazif-> Mehmet Akif (1924);
  • Kenan Akyüz-> Tevfik Fikret (1947);
  • Mehmet Kaplan-> Namık Kemal Hayatı ve Eserleri (1948);
  • Olcay Önertoy-> Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri (1965);
  • Birol Emil-> Mizancı Murad Bey, Hayatı ve Eserleri (1979);
  • Nurullah Çetin-> Behçet Necatigil, Hayatı, Sanatı ve Eserleri (1998).

Otobiyografi nedir?: Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.

Otobiyografi Bir düşünürün, bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur. Otobiyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz. Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder. Otobiyografileri okumak, kendi deneyimlerimize bir yaşam deneyimini, yaşayanın ağzından katmak demektir. Onların; başarılarının nedenlerini çözeriz.

Otobiyografinin özellikleri nelerdir?

 

  • Otobiyografi düşünsel plânla yazılır.
  •  Otobiyografi, belgelere dayanılarak yazılır. Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez.
  •  Derlenen bilgiler bilimsel araştırma yöntemiyle bir araya getirilmelidir.
  •  Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır.
  •  Otobiyografide kişi kendini anlatır.

Otobiyografinin tarihi gelişimi

Türk Edebiyatında Otobiyografi

Bu tür edebiyatımızda pek gelişmemiştir ve örneklerine de çok sonraları rastlanmıştır. Edebiyatımızda bu türün ilk örneği olarak Katip Çelebi’nin Minazü-l Hak adlı eserinin “Hatime”si yani “Son Söz”ü gösterilmektedir. Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu”, Yusuf Akçura’nın “Ta Kendim ya Defter-i Amal’im”, Nigar Hanım’ın “Hayatımın Hikayesi”, Halikarnas Balıkçısı’nın “Mavi Sürgün” Aziz Nesin’in “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez” Halit Ziya Uşaklıgil’in “Kırık Yıl” bu türün önemli örnekleridir.

Dünya Edebiyatında Otobiyografi

İlk otobiyografi metinlere Antik Yunan döneminde rastlanmıştır. Bu türün gelişiminde en önemli eserler MS. 400’de Augustinus’un İtiraflar’ı, 18. Yüzyılda Jean Jacgues Rousseau’nun İtiraflar’ı, 19.yüzyılda Chateabriand’ın Mezar Ötesi Hatıralar’ı, Benjamin Franklin ve Dosyoyevski’nin eserleridir.

Biyografi ve otobiyografi arasındaki farklar nelerdir?

  • Yaşam öyküsünde dolaylı (üçüncü kişi), öz yaşam öyküsünde doğrudan (birinci kişi) anlatım kullanılır.
  • Yaşam öyküsünde nesnellik ağır basarken, öz yaşam öyküsünde öznel yanlar bulunabilir.
  • Yaşam öyküsü, kişinin dış dünyasına; öz yaşam öyküsü kişinin iç dünyasına yöneliktir.
  • Yaşam öyküsünde, belge; öz yaşam öyküsünde, bellek önemlidir.