Edebi tür nedir?

Edebi türlerini ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi nazım, ikincisi nesirdir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebiyat ürünleridir. Ya da kısaca bütün şiir ve şiirsel metinlerdir. Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır. Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini. Roman, öykü, tiyatro, deneme gibi.

Edebi türler ve özellikleri

A) Nazım türleri nelerdir?

  1. Şiir:Edebî eserler içinde en fazla yazılan ve okunan türlerdendir. Neredeyse hemen her şairin kendine göre bir şiir anlayışı olduğu için herkesin kabul edebileceği bir şiir tanımı yapmak zordur. Şairlerin bir kısmı şiiri felsefî boyutuyla değerlendirirken, bazıları şiirde anlam aramanın gereksizliği üzerinde durur, bazıları şiiri amaca ulaşmak için bir araç olarak görür. Şiiri, insanda güzel duygular uyandıran, onu bir ruh hâlinden başka bir rûh haline götüren; ölçülü, kafiyeli (veya serbest) sanatlı sözler olarak tanımlamak mümkündür. Ölçülü, kafiyeli fakat edep sınırları aşan anlatımları şiir tanımına dahil etmek yanlış olur.
  2. Destan: Destan, Âşık şiirinde kullanılan nazım şekillerinden biridir. Destan aslında bir nazım türünün de adıdır, ancak şekil özellikleri açısından ayrı bir nazım şeklini temsil etmektedir. Destanın nazım birimi, kafiye örgüsü ve ölçüsü koşmadan farklı değildir, ancak destan, koşmadan hacmiyle ayrılır. Destanlar, koşmalardan çok daha fazla dörtlüğe sahiptirler. En az 5 veya 7 dörtlükten oluşan destanlar, 150 dörtlüğe varabilen bir hacme sahiptir.
  3. Ağıt: Türk halk şiiri türlerindendir. Bir ölünün arkasından söylenen şiirlere denir. Cenaze çıkan evlerde, yas, matem meclislerinde okunan acıklı türkülere halk edebiyatında ağıt adı verilir. Ağıt’ın karşılığı olarak İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı’nda sagu, Divan Edebiyatı’nda ise mersiye adı kullanılmıştır. Ağıt söyleyen kişilere ağıtçı denir. Ağıtlar genellikle dörtlükler halinde düzenlenir ve onbirli hece vezniyle söylenir. Ancak beşer veya altışar mısralık bendler halinde söylenmiş ağıtlar da vardır.
  4. Mesnevi: Her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılan divan şiirinin en uzun nazım biçimine denir. Arapça’da “müzdevice” denilen mesnevi türü ilk olarak 10’uncu yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatına girişi 11’inci yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar. Her beytinin ayrı uyaklı olması yazma kolaylığı sağlar. Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır. Mesnevi bir eser başlıca tevhid, münacat, na’t, miraciye bölümlerinden oluşur.
  5. Eleji: Eski Yunan’da bir dizesi altı, ikincisi beş ölçülü olan beyitlerle oluşturulan uyaksız şiir. Tanınmış bir kişinin, bir arkadaşın ya da sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü anlatan lirik şiir türüdür. İngilizce`de “elegy“ (Ağıt) diye geçer. Genel anlamda, insanın ölümlülüğü temasını işleyen, birbirini izleyen bir vurgulu iki vurgusuz heceli ayaklardan oluşan beşli ve altılı ölçüyle yazılan ve konuyla sınırlı olmayan şiire verilen addır. Modern Batı edebiyatında bu terim şiirin içeriğinden çok ölçüsünü belirtir. Alman edebiyatında ölçü özelliği öne çıkarken, İngiliz edebiyatında şiir türü olarak tanınır. Örneğin, Milton`un okul arkadaşı Edward King`in ölümü üzerine yazdığı “

B) Nesir türleri nelerdir?

  1. Roman: İnsanların serüvenlerini, iç dünyalarını, toplumsal bir olayı, insan ilişkilerini ve farklı insani durumlarını yansıtan düzyazı türü. Türkçe’ye Fransızca’dan geçmiştir. Belli bir tarihsel ya da coğrafi çevre içindeki belli bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, bu insan ya da insanların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen ve belli bir uzunluğu aşan anlatılar için kullanılan edebi terimdir.
  2. Öykü (Hikaye): Öykü yani hikaye yaşanmış ya da yaşanabilecek şekilde tasarlanmış olayları kişilere bağlı olarak belli bir yer ve zaman içinde anlatan türe hikaye denir. Önemli farklılıkları olmakla birlikte “küçük roman” şeklinde de tanımlanabilir. 19. yüzyıl sonlarında başlayıp günümüze doğru daha da gelişen bir edebi türdür.
  3. Masal: İlk anlatanı bilinmeyen ve ağızdan ağıza sürüp gelen, olağanüstü, düş ürünü olaylara denir. Halk dilinde anlatılarak oluşan sözlü edebiyat ürünüdür. Bir yazar tarafından sonradan yazıya geçirilmiştir. Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli değildir. Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda eğiticilik esastır. Çoğu kez evrensel konular işlenir. Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları ünlüdür.
  4. Tiyatro: Bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların temsil etmesi maksadıyla yazılmış edebi eserlere denir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın hümanist bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir.
  5. Deneme: Yazarın isteğine göre seçtiği bir konuda şahsi düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş üslubuyla kaleme aldığı yazılara denir. Denemelerde, edebiyat, sanat, insanlar, gelenekler, hatta gülünç olaylar gibi değişik konular ele alınabilir. Örneğin, İngiliz yazar Charles Lamb 19. yüzyılın başlarında, “Domuz Rostosu Üzerine” adlı bir deneme yazmıştı. Bu denemede ateşle oynamayı seven bir Çinli çocuğun rastlantı sonucu kızarmış domuz etini tadan ilk insan olduğu mizah yollu anlatılıyordu.
  6. Makale: Herhangi bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazı. Gazete ve dergilerde yayınlanır. Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan yazılara da “makale” denir.
  7. Biyografi: Biyografi bir kişinin hayatının anlatıldığı yazılardır. Bunlarda amaç o kişiyi tüm yönleriyle (hayatı, eseri, kişiliği, görüşleri vs.) tanıtmaktır. Biyografi açık, sade bir dille anlatılan kişinin devrini, çevresini dikkate alarak yazılır. Divan edebiyatında şairleri anlatan bu tür eserlere tezkire denirdi. Bir kimsenin hayat hikayesi. Tanınmış kişilerin hayatını anlatan yazı veya eser. Eskiler tercüme-i hal derlerdi. Biyografiler kişilerin hayatını, çalışmalarını ve düşüncelerini anlatırlar. Birçok tanınmış, ünlü kişinin hayatını ve eserlerini konu edinen eserler bu adla anılır.
  8. Otobiyografi: Otobiyografi veya otobiyoğrafi (öz yaşam öyküsü olarak da geçer), yunanca auton, ‘kendi, öz’, bios, ‘hayat’ and graphein, ‘kitabet’ demektir. Bu terim tarihi 18. asrın sonlarında ortaya çıkmıştır. Özetle; bir düşünürün, bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur.
  9. Eleştiri: Bir sanatçının, bir sanat eserinin iyi ve kötü yanlarını ortaya koyarak onun gerçek değerini belirleyen yazılardır. Eleştiri yazarı – yani eleştirmen – eser hakkında okuyucuyu bilgilendirir; hem eserin yazarına hem okura yol gösterir. İki tür eleştiri vardır; İzlenimsel eleştiri ve nesnel eleştiri.
  10. Anı (Hatıra): Toplum hayatında önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara hatıra denir. Hatıra yani Anı bir kimsenin, özellikle tanınmış kişilerin yaşadıkları dönemde gördükleri ya da yaşadıkları ilginç olayları gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları yazı türüdür. Tanınmış sanatçı, siyasetçi, ve bilim adamlarının yazdığı anılar onların yaşayışlarını, yaşadıkları dönemdeki önemli olayları anlatması bakımından önemlidir.
  11. Gezi yazısı: Edebiyatta gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır. Kişi gezi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızada tutmak güç olacağından gezi esnasında not alınır ve gezi yazılarında bunlar hikaye edilir. Gezi yazısında yazar daima gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir. Gördüklerini okuyucunun daha iyi algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri yazarla birlikte gezer gibi olur.
  12. Mizah: Mizah, hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizildiği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir. Karikatür, hikaye, roman, komedi, nükte, fıkra, hiciv, taşlama gibi şekillerde karşımıza çıkan bu eserlerin en önemli özelliği espri adı verilen can alıcı noktanın eserin ayrıntıları arasında büyük bir yetenekle gizlenmesi, tam sırası gelince de beklenmedik bir anda söylenmesidir.