Anı Nedir?: Bir kimsenin yaşadıkları dönemde gördükleri veya yaşadıkları ilginç olayları gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları yazı türüne anı denir. Anıların yazı özelliği bulunan başka yazılarda vardır. Bunlar; seyahatname, sefaretname, muhtıra, tezkire, menkabe, günlük, otobiyografi ve tarih türleri olabilir. Bu türlerin her birinin yazılış gayeleri ayrıdır. Ortak özellikleri ise yaşanmış olaylar üzerine kurulmuş olmalarıdır. Anı (Hatırat) ile günlük, en çok karıştırılan iki türdür. Bu iki türün en önemli ayrılığı günlüklerin yaşanırken, anıların ise hayatta ya da ömrün sonunda kaleme alınmalarıdır.
Anının Özellikleri
- Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
- İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır.
- Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır.
- Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar ve tarihçilere ışık tutar.
- Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve araştırmalarını anlatır.
- Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
- Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
Anı nasıl yazılır?
Anılar, geçmişte yaşananlara sanatsal, siyasal ve bilimsel açıdan ışık tutmaları açısından önem taşır Anılar, edebiyatçılar tarafından kaleme alındıklarında daha ilgi çekici ve sanatsal yönü güçlü yapıtlar ortaya çıkar
Anılar sonradan anımsanarak yazılabildiği gibi, olayın yaşandığı gün sıcağı sıcağına da yazılabilir
Çoğu yazarlar anılarını günlük olarak not ederler Ne gün yazıldığını hatırlamak için tarih atılan, çoğu zaman her günün sonunda olup bitenin sıcağı sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar değerlendirmeler yapıldığı yazılara “günlük” veya “günce” denir Pek çok insanın tuttuğu anı (hatıra) defteri bir tür güncedir.
Edebiyatımızda pek çok anı örneği vardır Örneğin; Ömer Faruk Toprak’ın Gönen Öyküler’i adlı kitabında ve Ahmet Rasim’in Falaka adlı kitabında toplanan öyküler çocuklara yönelik anı öykülerdir Halide Edip Adıvar’ın Türk’ün ateşle İmtihanı, Falih Rıfkı Atay’ın Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Gençlik ve Edebiyat Anıları, Oktay Akbal’ın Günlerde, Halikarnas Balıkçısı’nın Mavi Sürgün, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun bir lise öğrencisinin millî mücadele anıları anı kitaplarının en iyi örneklerindendir
Anı yazarken nelere dikkat edilmelidir?
- Konu ilgi çekici olmalıdır.
- Yazılanlar yeni nesillere ders verici, onları iyiliklere özendirici olmalıdır.
- Yazarken alabildiğince duygusallıktan uzak kalınmalı ve gerçekçi olunmalıdır.
- İyi hatırlanmayan olaylar, bilgiler yazıya alınmamalıdır.
- Abartılı anlatımdan sakınılmalıdır.
Anının tarihsel gelişimi
‘Anı’nın eski karşılığı ‘hatıra’dır. Edebî bir tür olarak anı, bir kişinin aklının erdiği dönemden itibaren görüp yaşadığı, kendisi ve toplum için önemli gördüğü olayları ve durumları belli bir sistem içinde yazıya döktüğü, genellikle, otobiyografik metinlere denir. Otobiyografi, kişinin yalnızca kendisiyle ilgili bilgileri verirken anı, hem bireysel hem de sosyal anlamda bilgi içerir. Günlük tutan yazar, sıcağı sıcağına o günün olay, yaşantı ve düşüncelerini aktarırken; anı yazarı, tarih olmuş eski zamanların olaylarını belleğe ya da belgelere dayalı olarak ortaya koyar. Bu bakımdan anı metinleri yalnızca hatırlanabilen, unutulmayan, kaydedilebilen olayları içerdiği için tarihi aynen aksettirmekten uzaktır, büsbütün objektif olması beklenemez. Toplumların sosyal hayatlarında anı aktarmak önemli bir gelenektir. Özellikle yaşlı insanlar kendilerinden daha genç kimselere daha önce görüp geçirdiklerini, yaşadıkları ilginç olayları anlatırlar.
Anı yazma geleneği, Tanzimat döneminde, kimi devlet adamlarında batıdaki meslektaşlarına olan özentiden başlamış ve giderek günümüze kadar gelmiştir. Tanzimat öncesindeki şuara tezkireleri, menakıpname, siyer, vekayi’name, gazavatname, fetihname, sefaretname gibi eserler bilinen anlamıyla birer anı eseri olmasalar da bu türe özgü özellikleri taşırlar. Anılar konuları itibariyle genellikle siyasî ve edebî olmak üzere iki kategoride değerlendirilmektedir. Bunlar kesin sınırlandırmalar değildir. Bir siyasî anı kitabında edebî anılar da olabilmektedir. Kimi anı kitapları da toplum içinde belli özellikleriyle seçilmiş kişilerin portrelerinden oluşmaktadır. Halit Fahri Ozansoy Edebiyatçılarımız Geçiyor (1939), Yahya Kemal Beyatlı Siyasî ve Edebî Portreler (1968); Yusuf Ziya Ortaç Portreler (1960); Hakkı Süha Sezgin Edebî Portreler’i (İstanbul 1997); Beşir Ayvazoğlu Defterimde 40 Suret (İstanbul 1996)… gibi.
Anı nedir? Nasıl Yazılır? Anı özellikleri Hakkında 4 yorum:
Güzel, anının tarihsel gelişimi hakkında çok yardım etti bana.
Harika idi teşekkürler!
Dönem ödevimdi teşekkürler.
Bir kişinin, başından geçenleri veya tanık olduğu olay ve durumları anlattığı yazı türüne Anı (Hatıra) denir. Anı, olayların üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra yazılır. Anı yazılarında yazarın gözlemi önemlidir. Anı, Arapçada “hatıra” sözcüğünün karşılığıdır. Terim anlamı olarak “bir kimsenin başından geçen ya da kendi döneminde ortaya çıkan olay ve olguları gözlemlerine, bilgilerine dayanarak anlattığı yazı türüdür”. Anıyı, “kişinin özel ya da toplumsal yaşamı için yazdığı yazılar” olarak değerlendirmek de mümkündür. Anılar, yaşanan olayların insan belleğinde bıraktığı izlerdir. Anı yazan, yaşanmakta olanı değil, yaşanmışı yansıtmaya çalışır.